Cuma günü, mü´minlerin bayramı olan şerefli bir gündür. Allah´u Taâla cumayı sadece Hz. Muhammed´in ümmetine has kılmıştır.
Allah-u Taala Kur´an-ı KerimMe şöyle buyurur:
"Ey iman edenler cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman ahş-ve-rişi bırakarak Allah´in zikrine koşunuz. Bilseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz eda edildiği zaman, Allah´in fazlını dileyerek yeryüzüne dağdınız. Allah´ı çokça anınız ki kurtuluşa eresiniz." (Cuma: 62/9-10)
Cuma namazı Mekke´de farz kılındı. Fakat müslümanların sayısı ve gücü yeterli olmadığı için Medine´ye hicret edildikten sonra kılınmaya başlandı. Taberani´nin Ebu Said´den- rivayetine göre paygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Allah´u Teâla cuma namazını sizin üzerinize bu makamda, bu saatte, bu ayda, bu senede kıyamete kadar farz kıldı. Baştaki reis adil veya zalim olsun kim Özürsüz olarak ihmal veya inkâr ederek bu namazı terkederse tevbe edinceye kadar, Allah onun islerini toplaması ve islerinde bereket ihsan etmesin. Agâh olunuz ki, onun namazı da yoktur, haca da yoktur, hayrı da yoktur. Ve biliniz ki onun sadakası da yoktur. Kim pişman olup tevbe ederse Allah tevbeleri kabul edendir." [1]
Önemli Not:
Günümüzde cuma namazı kılacak müslümanların bir yerde toplanması ■hele hele şehir gibi yerlerde- mümkün olmadığından bir kaç camide cuma namazı kılınmaktadır. Bu nedenle hangi camide cuma tekbirinin önce getirildiği bilinmediği için cuma namazından hemen sonra hepsinin öğlen namazlarını kılmaları gerekir.
Fakat´ sadece ihtiyaç için muhtelif yerlerde kılınmış olsaydı, hepsinin cumaları sahih olurdu. Tekbirlerinin bir birinden evvel veya sonra olması bir şey değiştirmezdi, o zaman ihtiyaten öğlen namazlarını eda etmek sünnet olurdu. Ama günümüzde ihtiyaç değil de adete binaen bu farz eda edilmeye çalışılırken, bazı camilerde boş yer kalıyor, bazılarında ise hiç yer kalmıyor. Onun için Şafii mezhebine bağlı mü´min kardeşlerimizin bu gibi durumlarda cuma namazları sahih olmadığı için öğlen namazlarını eda etmeleri gerekmektedir.